"Yeşil bir bahara büründü dağlar, bülbüllü bahçeler, üzümlü bağlar. Her sabah Güneş'in doğduğu yerde, Gözlerim İzmir'i arıyor..." Mısralarının yazıldığı kentin, yeşilin her tonunu içerisinde barındıran bir zümrüt edasıyla tebessüm ettiği yerdesiniz.
Evet, evet gözleriniz dalarken gecenin kuytusunda, durmayın - günün aydınlığında- göğe bakın! Martılar sizi karşılayacaktır.
Doğu - Batı arasında bulunan Liman Kenti Efes'in sizi selamlamasına lütfen müsaade ediniz. Dünya'nın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı sizleri gölgesinde ağırlamaktan şeref duyacaktır.
"On iki sıfır beşte İzmirdeydim, şiir deniz gibi kımıldıyordu" dizesinde Atilla İLHAN sizleri serin sulara yönlendirmeyi istemektedir. Pamucak'ın şımarık dalgalarının bedeninnizi serinletmesine izin veriniz.
Dinlenmek için rotanızı Bizans, Aydınoğulları ve Osmanlı Dönemlerine ev sahipliği yapmış olan Selçuk Kalesi'nin kesişim noktasına çeviriniz. Sizi farketmemiz zor olmayacaktır. Çünkü Leo TOLSTOY'un ifadesiyle "mutlu aileler birbirlerine benzerler." Sizi tanıyoruz.
Mis kokulu ağaçlarının arasında birbirimizden uzak kalmamamız için dar yapılmış avlusuyla serinliği doğal olarak yansıtmak düşüncesiyle döşenmiş kale taşlarıyla aslına uygun bezenmiş görüntüsüyle, sessizliği dinlemeniz (!) için 4 oda olarak tasarlanan yerdesiniz.
Bu mektubumuz uzun oldu çünkü kısa tutacak kadar değersiz değildi...
Çıkmış olduğumuz seyr-ü sefer de kahvemizi yudumlamaya bekleriz...